Emzirmeyi Azaltma Zamanımız Geldi Mi? Nasıl Azaltabiliriz?

Can şu anda onyedinci ayını doldurdu ve biz yaklaşık bir aydır emzirmeyi azaltma yoluna girmiş bulunuyoruz. Emzirmeyi azaltarak ikiyaşına kadar emzirmek belki mümkün olur fakat bir yaşından sonra hiç öğün azaltmadan sık sık ve eskisi gibi bol bol emzirmenin doğru olmadığını düşünmeye başladım. Hastanelerde hep iki yaşına kadar emzirmenin önemi vurgulanıyor fakat bir yaşından sonra bağımlılığa dönüşmemesi için neler yapılması gerektiğinden ya da eskisiyle aynı sıklıkta emzirmeye devam etmenin dezavantajlarından kimse bahsetmiyor. Önce bu dezavantajlardan bahsederek konuma başlayayım sonra yöntem olarak emzirmeyi nasıl azaltabileceğini (henüz ben de bırakmadım bırakınca onu ayrıca anlatırım) anlatayım.
Dezavantajlar:
1.Bebeğin, eğer çalışıyorsan, özellikle haftasonlarında(seni tüm gün göreceğinden) her acıktığında emmek ister. Bu yüzden haftasonları pek yemek yemez. Nasıl olsa annesi yanındadır, “acıkırsam süt içerim” mantığı devreye girer. Örneğin her gün yoğurt yiyen çocuk haftasonları yemez.
2.Bağımlı gibi davranabilir.
3.Gece boyunca birkaç kere uyanıp(en az 3) emmek ister.
4.Sabah tok uyandığından kahvaltıda az yer.

Tabii ki bu dezavantajların yanı sıra emzirdiğin zamanın bebeğinle çok yakın bağ kurduğun özel bir zaman dilimi olduğunu da unutmamak lazım. Anne sütünün faydaları saymakla bitmiyor. Bence herkes için enzirmeyi azaltma veya bitirme zamanı kişisel ve bu karar bebeğinle senin durumunuza göre senin vereceğin bir karar olmalı. Yukarıdaki dezavantajlar seni rahatsız etmiyorsa ve sende sık emzirmekten dolayı yorgunluk, halsizlik, kilo kaybı yoksa belki de senin için doğru zaman iki yaşına kadar, onu herkesin kendisinin içinde bulunduğu duruma göre tartması gerekiyor.
Emzirmeyi nasıl azaltabilirim’i bulmak benim için kolay olmadı. Büyüklerin saydığı yöntemler vardı; memeye karabiber/salça vb. sürmek ve bunun sonucunda bebeğe tadı bozuldu imajı vererek bıraktırmak ya da memeye flaster kapatıp meme hastalandı demek gibi. Ben bunları yapmayı doğru bulmadım. Bir kere Can’a “süt az kaldı” diye anlatarak vermemeyi denedim fakat kendini yerlere atıp yarım saat ağlayınca dayanamayıp emzirdim. Can’ımızın ilk hayalkırıklığını en doğru nasıl atlatabiliriz bunu öğrenebilmek için sevgili eşimin desteğiyle, çocuk doktorumuzun bulunduğu Ulus Klinilk’ten daha önce kitabını okumuş olduğum, internette çocuklarla ilgili tavsiyelerini izlemiş olduğum Pedagog İnci Vural’dan randevu aldım. İnci hanım çok yoğun bir pedagog, randevu için aradığımda önce neden gitmek istediğimi sorup notlarını aldılar, çalıştığım için ancak haftasonu gidebileceğimizi belirttim; “İnci hanım randevularını kendisi takip eder; o sizi arayacak” diyerek telefon konuşmasını sonlandırdılar. Gerçekten İnci hanım ertesi gün aradı, telefonda beni biraz dinledi, çok ilgiliydi. Yüzyüze etraflıca konuşalım ve bir çözüm bulalım diye randevu için gün kararlaştırdık. Konuştuğumuzda Kasım başındaydık, Aralık’ın ilk haftasonuna randevu aldım. Kendisiyle de konuşarak, ona gidene kadar da emzirmeyi bırakmaya ya da azaltmaya çalışmadım. Yani gidene kadar sadece bir kez gece uyumadan önce bırakmayı denemiş, büyük bir tepkiyle karşılaşmıştım. Bu da bana sürecin zor olacağını düşündürmüştü. Şimdi sana İnci hanımdan öğrendiğim ve uyguladığım yöntemi anlatıyorum.
İnci hanım emzirmeyi yavaş yavaş kesmemizi, bir anda bıçak gibi kesmememizi önerdi. Memeye bir şey sürmek gibi bir yöntemi sakın yapmayın dedi. Bebeğin şimdiye kadar tutkuyla bağlı olduğu emzirme işlemini sonu kötü biten bir hatıraya dönüştürmemek gerektiğini anlattı. Sık emzirdiğim saat aralıklarına şaşırdı ve artık zamanın geldiğini, bunu bırakmanın şu anda Can’a yapacağım iyilik olduğunu anlattı. Bazı öğünleri keserek azaltmaya başlamamızı önerdi. Ben çalışan bir anne olduğum için emzirmeyi önce evde olduğum haftasonlarındaki gündüz öğünlerinde kesmemi önerdi. “Anne yok, meme yok” değil de “anne var ama meme yok” ile başlayın dedi. Bu saatlerde Can emzirmek için istekle geldiğinde öncelikle Can’ın yaşadığı emmek isteme duygusunu anlayıp, duyguyu anladığını ona anlatarak duyguyu farklı bir deneyime dönüştürmek gerektiğini anlattı. “Evet oğlum süt istiyorsun anlıyorum, fakat süt az kaldı, ancak akşama yetecek kadar var. O yüzden şimdi emziremiyorum. Ama ben sana oyalanman için şunları vereyim…” gibi. “O ana özel, sadece emme krizi tuttuğunda verilecek bir kutunuz olsun, kutunun içinde oyuncak değil de değişik formatta oynayabileceği kağıtlar, kartlar, ilgisini çeken jelatinler, örneğin streç film gibi ona değişik gelen şeyler; ağzına sokabileceği düdük gibi veya yiyebileceği pestil gibi seçenekler olsun” dedi. Artık ev dışında olduğunuzda zaten dışardayız şimdi olmaz diyerek ilgisini başka şeylere çekebilirsiniz dedi. Bu yöntem işe yaradı. Emmek istediğinde duygusunu anlayarak sütün akşam yatmadan önce içileceğini, ancak o kadar olduğunu söylüyorum; Can “anne anne” diye söylenerek biraz ağlıyor o sırada kutuyu çıkarıyoruz. Salonda yere oturuyor ve genelde bişiler yemeyi tercih ediyor. Hatta bazen kutuyu bile çıkarmadan kuru dut ya da pestil soruyoruz; kabul ediyor. Salonda belirlediği o yere oturup vermemizi bekliyor. Memeye bir şey sürerek emzirmeyi kesme yönteminin; onun emdiği özel anları değiştirerek bu ana kadar iyi olan memenin bir anda kötü bir şeye dönüşmesine izin vermek anlamına geleceğini söyledi. Bunun uzun vadede de kişiyi etkileyebileceğini ve kesinlikle önermediğini söyledi.
Şu anda ben gece yatmadan önce emzirmeye devam ediyorum. Gece boyunca 3-4 kere uyanıyor ve emziriyorum, yeniden uyuyor. Şimdiki aşama, gece uyandığındaki emzirme seanslarını kaldırmak ve en son da gece yatmadan önceki son seansı kaldırmak.
İçimden bir yer de bu emzirme seansları bitecek diye üzülüyor çünkü gerçekten emziren anneler bana hak verecektir; emzirdiğin zamanlar bebeğinle en yakın iletişimde bulunduğun anlar oluyor.
Keyifli emzirmeler ve zamanı geldiğinde rahat bitişler dilerim…