Yüksek Performanslı Takım Olmak

Sizlere iyi bir takımı tanıtmak istiyorum. Bunun nedeni bu takımın birbirine kenetlenmesinden, başarılarından, tek yürek olmasından etkilenmiş olmam ve hepsinin yanında bu takımın üyelerinin yaşının 8 olmasi.

Oğlum Can 2 senedir Enka alt yapı yüzme takımında ve biz Kasım ayında ilk resmi yarışımıza katıldık.

Yarış hem keyifli hem verimli geçti ve iyi ki izin aldım da o ortamda bulundum dediğim anılar bıraktı bende.

Yarışmaya katılan tüm sporcular ve tüm takımlar çok iyiydi, hepsi ellerinden gelenin en iyisini yaptılar ama gördüğüm farkları da vurgulamak istiyorum.

Enka yüzme takımı ve veliler 2 gün boyunca hep birbirini destekledi, takım ruhunu derinden bize yaşattı. Veliler olarak sıkı antrenman programlarından zaten kaynaşmış durumdayız; bu yarışta herkesin birbirini ne kadar sevdiğini ve değer verdiğini yeniden gördüm. Örneğin bunun bir işareti olarak veliler erkenden gidip en güzel yerlerden birbirine yer tuttu, tribunde sporcularin yakinda oturulmayacak gibi kurallara uyuldu ve kimin çocuğu yüzüyor fark etmeksizin tüm enka bonelilere kendi çocuğu yüzüyormuşçasına tezahüratlar yaptı.

Yüksek performanslı takımların başarı getirdiğini biliyoruz. Sıkı çalışmak kadar motivasyonun, birbirini sevmenin, değer vermenin, koruyup kollamanın, bireyselden ziyada takıma ve bütüne odaklanmanın başarıda ne kadar katkısı olduğunu gösterdi bize. Ve sevgili antrenörlerimizin her bir çocuğa şefkat, sevgi, ilgi ve disiplinle yaklaşması, onların başarılarını tebrik edip heyecandan şu ya da bu sebeple bitiremeyen olursa o durumu da kabul ederek yola devam etmesi takdire şayandı.

Yarış öncesi ellerini üst üste koyarak “şşş Enka” yapmaları da çok güzeldi.

Bu çocuklar bir yandan birbirinin rakibi fakat hangisi yüzerse onun adıyla ve “Enka Enka” bağırışlarıyla çınladı tribünler.

Gurur duyuyorum. Nice başarılarınız olsun.

Agile Türkiye Summit 2024 Notlarım

24 Ekim 2024 tarihinde gerçekleştirilen Agile Türkiye Summit 2024 etkinliğinde hem dostlarla kaynaşma fırsatı yakaladım hem de agile dünyadaki yeni gelişmeleri dinleme fırsatına eriştim. Bu etkinliği düzenleyen agileturkey takımına emekleri için çok teşekkür ederim.#Bengüdenkısakısa oturumlarda aldığım en önemli gördüğüm noktaları sizlerle paylaşmak isterim.

-Diane Larsen tarafından “The Evolution of Agile From Then ’til Now” açılış konuşmasında agile ın hayatımıza bir anda girmediğini, evrimsel bir süreç ile oluştuğunu timeline üzerinden günümüze kadar açıkladı ve gelecekte de agile in var olmaya devam edeceğini vurguladı.

-Joan Hinterauer tarafından “from Agile to Adaptive- How an İnvitation-based Change Model Rocks your Transformation” konuşmasında activation process versus implementation process gösterdi ve activation process önerdi. Bu konuda özet bilgiler içeren slaytı ekliyorum.

-Tolga Kombak tarafından gerçekleştirilen sunumda Enterprise Agility Index hesaplamasından bahsetti ve organizasyonlarda lean yalın yaklaşım ile karmaşık süreçleri yalınlaştırmanin önemini vurguladı. Organizasyonlarin kültürünün gölge gibi olduğundan ve duruş, iş yapış şekli değişmeden gölgenin değişmeyeceğinden (doing agile) ve ancak bu değişiklik sonrası değerlere gidebilecegimizden (being agile) bahsetti. Feedback benzeri geleceği sekillendirici feedforward ifadesini kullanması çok hoştu, bu konudaki görseli ekliyorum.

-Jurgen hesselberg tarafından gerçekleştirilen “Beyond the Hype: Real AI Benefits and the Future of Agile Leadership” konuşmasında chatgpt nin Dunning Kruger effect açısından incelenmesi enteresandı. Dunning Kruger effect teki wow chatgpt tüm sorularımı yanıtlıyor un aslında tam da öyle olmadığını gösteren görseli ekliyorum. AI kullanımında içeriye data koymanın daha doğru sonuclar üretmedeki öneminden bahsetti. AI kullanımının herkesi daha üst seviyeye taşıyacağını vurguladı.

-Jasmine Benson “Ditching Dogma: Changing Change with Neuroscience” konuşmasında doing agile seviyesinin gerçekten agility olduğu anlamına gelmediğini, being agile seviyesine gelmenin öneminden bahsetti. Davranış değişikliğinin değişimden yeterli olmadığından, davranış değişikliğine odaklanmak yerine davranışı yaratan alışkanlıklara ve faktörlere odaklanmanın önemini vurguladı.Siz insansınız. Beyniniz ve vücudunuz ile birlikte çalışın, karşısında değil diye vurguladı. Bir de eğlenceli aktivite yaptırdı. 3 e kadar saydı ve herkesin sinirli olmasını istedi, biraz başardık. Sonrasında Bir sahilde deniz kenarında sakince oturduğunuzu ve elinizde sevdiğiniz bir içecek olduğunu hayal edin dedi. Oradayken kendinizi sinirli hayal edip gösterin dediğinde bunu hiç yapamadık. Beynin gerçek ve hayal arasındaki farkı kavrayamadığını, hayali de gerçek gibi algıladığını bu nedenle hayal etmenin önemini vurguladı. 

Beni tanıyanlar bilirler günlük iş ve ozel hayatımda Chatgpt4O akillandirarak sürekli kullanırım, etkinlik notlarımı tanımladım ve bir cümle ile ozetle dedim. Aşağıda onun da gorselini ekliyorum.

Karşına Çıkan Fırsatlar

Can doğduğundan beri, iki gece üstüste bile evimizden ayrı kalmamıştım. Taa ki agile koçluğu ile ilgili yeni bir iş fırsatı doğana kadar. İş değişikliğim ile birlikte, banka bu konudaki eğitimi alabilmem için 3haftalığına beni Madrid’e gönderdi. Başta benim için hayaldi, 3hafta eşimden, oğlumdan nasıl ayrı kalırım dedim, birlikte gitmek için yollar düşündüm. Ama sonra, akışa bırakmaya karar verdim. İyi ki de öyle yaptım. Canım eşim Girayım olmasa tek başıma bu kararı alamazdım. 3hafta boyunca hafta içi akşamları ve haftasonları Can’la ilgilendi. Tabi bir de sevgili annem, gözüm arkada kalmadan Can’ı bırakıp işe gittiğim gibi gittim Madrid’e de. O kadar yoğun ve bir yandan keyifli 3 hafta geçirdim ki. Program çok yoğundu, hafta içi her gün sabah 9-akşamüzeri 6, çok az aralarla ve bazen ders çıkışı yemeğe kadar da çalıştık. Amerikadan, Meksikadan, ispanyadan meslektaş arkadaşlarım oldu. Hem de amerikalılar master yaptığım Amerikadaki UNA civarından. Dünya o kadar küçük ki.
İyi ki gittim; Giray’ı, Can’ı, büyük ailemdekileri, dostlarımı çok özledim. Özlemek neydi, yeniden hatırladım. Kendimin ve onların kıymetini daha iyi anladım. Koşturmaktan zaman zaman unuttuğum yaşam değerlerimi toparladım, İşim adına büyük şeyler öğrenirken bir yandan global arkadaşlıklar da kurdum. Nasıl ki İstanbuldan Madride giderken ağladıysam, Madridden dönerken de ağladım. Çünkü onları bir daha görür müyüm bilmiyorum. Hepimizin olduğu whatsup grubu kurduk, yılda bir kere görüşmek ve ayrıca meslekte öğrendiklerimizi paylaşmak için etkinlik yapalım dedik. Bakalım yapabilecek miyiz. Çok güzel insanın kendine hedefler koyması. Giray ve Can da beni çok özlemiş. Can özlemeyi bilmiyordu, özlemeyi öğrendi mesela. Her akşam görüntülü konuştuk. Bazen tripli, bazen özlem dolu, bazen sevgi doluydu. Sevgi dolu olduğu zamanlarda sürekli telefonu öpüyordu. Tripli olduğu günler azdı. Genelde evde değillerse hafif tripli oluyordu, ya da ben öyle hissediyordum. Özlem dolu günlerinde de “anne seni özledim”, “anne gel artık” diyordu. En çok sevgi doluydu, sonra özlem dolu, en son tripli diye sıralayabilirim bence. Ona gitmeden kalacağım gün sayısı kadar boş sayfa içeren bir defter bıraktım (boş A4 kağıtları zımbalayarak defter yaptım) her akşam babasıyla bir sayfa boyadılar, defter bitince geleceğimi biliyor ve bekliyordu. Çok etkili oldu, tavsiye ederim.
Bu gezide neye karar verdim biliyor musun, bazen Girayla da böyle kaçabiliriz birkaç gün bir yerlere. Nasıl ki 3 ümüz çok keyifle geziyorsak arada ikimizin baştaşa gezmeye de ihtiyacı var. Can 3 hafta bensiz çok güzel idare etti. 2 gün anne babasız kalabilir. Kendine zaman ayırmayı, kendini geliştirmeyi, geleceğinizi düşünmeyi sakın unutma. Arada bir eşinle başbaşa bir yerlere git ama yemeğe gitmekten bahsetmiyorum. Bir-iki günlüğüne bir yerlere gidin mesela. Benimki gibi bir fırsat karşına çıkarsa, onu da sakın kaçırma. Bu tip durumlar da geliştiriyor insanı, unutma 🤗